16 Mayıs 2011
13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto
Yusuf GEZGİN
Yusuf GEZGİN

'Derin Devlet'in Derinliklerine Seyahat

Yazım biraz uzunca. Umarım “derin”liğin hatırına mazur görülür.

Bir derin devlet lakırdısı sürüp gider memleketimde. Herkesin dilindedir lakin, kimse ne olduğunu bilmez. Kimi çeteler der. Kimi emniyet içinde arar. Kimi askerin kendisi der. MİT içinde yuvalandığını düşünenler olur. Büyük sermayedarların bu işlerin arakasında olduğunu düşünenler çıkar. Hâsılı kimsenin derin devlet tarifi bir diğerine uymaz.

Türkiye’de derin-sığ ayrımı yapabilmek için ülkenin tarihini ve yaşadığı serüvenleri iyi bilmek gerekir. Güncel hadiselerin yorumlanmasıyla derin devlet anlaşılamaz. Batı’nın hâkimiyet araçlarını, İngiliz entrikalarını, ABD düzenbazlıklarını bilmeden Türkiye’de derin devletin “D” sini bile çözemezsiniz.

Aslında her devletin biraz derin tarafları vardır. Demokratik ülkelerde demokrasinin araçları kullanılarak yönlendirme yapılır. Eski Demirperde ülkelerinde sistemi komünist parti yönlendirirdi. Otokratik ve oligarşik yapılarda derin devlet sisteme hükmeden kişi veya gurubun konumlandırdığı yerdedir. Köklü, gelişmiş, devlet geleneği olan ülkelerde derin devlet millidir. Ülke menfaatleri doğrultusunda devreye girer; yanlış giden şeyler olduğunda görünmez bir elle o yanlışı düzeltmeye çalışır. Öncelikli amacı devletin bekasını ve milletin menfaatlerini korumaktır. Meşru araçları kullanarak sisteme müdahil olur. Eğer meşru kanallarla çözüm üretemedi ise başka yolları dener. Bu ülkelerde, derin devlet operasyonlarını profesyonelce, kimseyi tedirgin etmeden yapmaya çalışır.

3. Dünya ülkelerdeki derin yapılar genellikle gayrı millidir; eski sömürgecinin kontrolünde ve onun menfaatlerini korumak üzere yapılandırılmıştır. Diktatörlerin hâkimiyetindeki ülkelerde halkın rağmına hem diktatör, hem de batı o derin yapıyı kullanır. Batılı (eski!) sömürgeciler 3. dünya ülkelerindeki derin yapılardan ellerini çekmezler. Zira gerektiğinde diktatörü devirmek için de o yapı kullanılacaktır. Mısır, Libya, Irak vb. otoriter Arap ülkelerinde, pek çok Afrika ve Asya ülkesinde Batı sisteme müdahale kanallarını hep açık tutar. 3. dünya ülkelerinde derin yapıların asıl amacı Batının veya hâkim gücün o ülke üzerindeki kontrolünü devam ettirmektir. Ülkenin Batı güdümünden çıkma ihtimali belirdiğinde derin yapılar araçlarını devreye sokar ve hedef ülkeyi istediği kulvarda tutar. (1992’den sonra Cezayir’de Fransa’nın devreye girmesi). 21. yüzyılda bile Batı, derin yapılar ve elde edilmiş elitler vasıtasıyla sömürgeci tutumunu sürdürmektedir.

Hemen bütün ülkelerde derin yapılar orduya, silahlı güçlere ve onlarla organik bağ içinde olan paramiliter güçlere dayanır. Ülkenin gelişmişliği, vatandaşın kültür seviyesi arttıkça derin yapıların kullandığı araçlar rafine hale gelir, görünmezleşir; operasyonlar perdeli yapılır. Bütün ülkelerde derin yapılar milliyetçi-ulusalcı söyleme sahip, motive edilmiş figüranlar kullanırlar. Bu nedenle örgütlenen paramiliter guruplara ikna edici, heyecan uyarıcı gerekçeler bulunur; yüce bir ülkü için mücadele ettiklerine inandırılır. Kendileri bu işleri yapmadığında memleketin bir felakete sürükleneceğine şartlandırılır. Oysa birbiri ile vuruşturulan karşıt guruplar çoğu zaman aynı derin odağın uçlarıdır. (1980 öncesinin sağ-sol çatışmasına benzer bu günlerde Türk- Kürt çatışmasına yatırım yapılmaktadır)

Türkiye bir 3. dünya ülkesi değildir. Türk milleti köklü bir devlet geleneği olan, tarihin en eski milletlerindendir. Peki, bizdeki derin devlet nerede duruyor? Ne kadar millidir? Türkiye’de derin çarklar kimler için, nasıl dönmektedir?

Türkiye’deki Derin devlet biraz tasnif dışıdır. Güçlü bir devlet geleneğimizin olduğu doğrudur. Ancak eğitim, gelir ve kültür seviyemiz yeterince yüksek değildir. Türkler zor bir millettir. Tarihte Batı’nın kurduğu pek çok mengeneden ve tuzaktan bir şekilde kurtulabilmiştir. Bu nedenle Türkiye’ye özel bir derin devlet tasarımı vardır. Öncelikle Türkiye’deki derin devlet asla milli değildir. Bütünüyle batı güdümündedir. Hatta bizdeki derin devletin en büyük hasmı, uyutulması, yönlendirilmesi gereken muhatabı bizzat Türk milletidir. Türk halkını yabancı güçlerin operasyonlarına karşı koruma gibi bir endişesi hiç olmamıştır. Bilakis devleti milletten koruma kaygısı vardır. Türkiye’de derin operasyonlar batıya veya başka harici bir güce karşı değil, bizzat millete karşı ve millete rağmen yapılır.

Türkiye’de şu anda iş başında olan derin devletin temelleri 1800’lü yılların başında atılmış; profesyonel, uzun vadeli hedefleri olan bir derin çekirdek oluşturulmuştur. Bu derin yapı özel eğitimli mühtedi! ecnebilerden oluşmaktaydı. İhtidaya önem veren ve köken, kan, ırk saplantısı olmayan Osmanlı Devleti ihtida ettiği ileriye sürülen bu kesimlere şüpheyle yaklaşmamış, hak ettiklerinin ötesinde payeler vermiştir. Orduya ve Saraya yönelen mühtediler! üst düzey komutanlıklar alarak, Saraya damat olarak sistemin kalbine yerleşmişlerdir. Saray bürokrasisine ve orduya sızan bu dönmeler, Batı (İngiliz) desteğiyle ordu içinde örgütlenmişlerdir. Bir taraftan azınlıkları organize ederek baskı kuran batılılar diğer yandan, özellikle Ordu içinde örgütledikleri muhalif kesimlerle Osmanlı Devletini içeriden kemirmeye, zayıflatmaya başlamışlardır. 1800’lü yılların başında temelleri atılan “derin çekirdek” 1900’lü yılların başında; Ordunun, Sarayın, Hariciyenin ve devlet bürokrasisinin içinde güçlü ve gizli bir yapı haline gelmiştir. 2. Meşrutiyeti ilan ederek 2. Abdülhamit’i deviren ve kısa sürede devleti dağıtan İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde bu kripto ecnebiler çok etkindi.

Milletin ensesinde boza pişiren; her türlü provokasyonu, karanlık operasyonu meşru gören; memleketi geren, her çetenin altından çıkan derin devletimizin geçmişi, kökeni buralara dayanmaktadır. Kendilerine Beyaz Türk diyerek asıl Türkleri tahkir eden, kafalarındaki kast sisteminde Anadolu insanını en alt tabakaya koyan, sivil hayatın içine konuşlanmış gürültücü kesimde bu ekibin uzantılarıdır. (Mahmut Çetin’in “Boğazdaki Aşiret” kitabı mühtediler konusunda aydınlanmanıza yardımcı olacaktır.)

1800’lü yıllarda iş başı yapan ve 2. Meşrutiyet’ten sonra Osmanlı Devletini peşkeş çeken bu ekip kısa sürede bütün Kara Türkleri tasfiye ederek Türkiye’nin sinirlerine hâkim olmuştur. Balkan Harpleri ve mübadele sonrası göçlerde Müslüman Türk vaziyetinde pek çok mühtedi Anadolu’ya sokulmuş, ülkenin muhtelif yerlerinde iskan edilmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı haline gelen bu insanların çocukları devletin en önemli noktalarına yerleştirilmiş, sayısal yetersizlik bu şekilde çözülmüştür.

Tek Parti Dönemi boyunca özellikle, Atatürk’ün vefatından 1950’lere kadar bu ekibin ülke üzerinde mutlak hâkimiyeti vardır. Bu dönemde derin ve sığ ayrımı yapmak anlamsızdır, zira devlet bütünüyle derindir. Sığ olan sadece millettir, vatandaştır. İktidar mücadelesi derin aileler arasında (Karakaşi, Yakubi, Kapani) cereyan etmektedir. Anadolu insanı kulvar dışındadır, denklemde yoktur.

Devlet içindeki derin-sığ ayrımı çok partili hayata geçildikten belirginleşmiştir. Seçilmiş hükümetler işin sığ tarafında kalmış, İttihatçı zihniyetin devamı örgütlü kesimler derin cenahı oluşturmuştur. Milli iradenin derinlerin rağmına işlediği dönemlerde, derin yapılar türlü araçları kullanarak dengelerle oynamaya, hadiselere müdahale etmeye başlamıştır. Bütün ihtilaller, muhtıralar, müdahaleler ve bunlara gerekçe oluşturmak, şartları olgunlaştırmak için kurulan senaryolar hep bu derin odakların icraatlarıdır. 60 yıllık demokrasi geçmişimize rağmen Türkiye’deki derin yapılar hala gayrı millidir, güçlüdür ve olaylara müdahildir.

Tek Parti Dönemince devlete deriniyle-sığıyla mutlak hâkim olan odaklar Demokrat Parti’den sonra yeni mücadele yöntemleri geliştirmişlerdir. Bu gün izlediğimiz bel altı vurmalar, sureti haktan görünerek provoke etmeler, sivil görünümlü bindirme kıtalar, medyatik karalamalar vb. demokratik ortamlara göre geliştirilmiş yöntemlerdir. Dün devletin bütün aygıtlarını kontrol edebilen derin yapılar bu gün stratejik noktalarda temerküz etmişlerdir. DP iktidarından, Özal’ın açılımlarından sonra bu yapılar mevzilerini koruma gayretiyle her türlü hukuksuzluğu, usulsüzlüğü kullanır hale gelmiştir. Demokrasi dışı senaryolarla, ayak oyunlarıyla, karanlık ve karmaşık ilişkilerle güç kaybını durdurmaya çabalamaktadırlar. Derin yapılar medyayı kullanarak, çeteleri pazara sürerek, yargıyı etkileyerek, Emniyet ve Ordu gibi silahlı güçler içinde yuvalanarak etkinliklerini sürdürmektedirler. Veli Küçük, Muzaffer Tekin gibi adamlar bu işin sadece bize yansıyan tarafı, buzdağının görünen kısmıdır.

Bizdeki derin devlet milli değildir ancak sofistikedir. Binlerce yıllık geçmişi olan, 10’larca büyük devlet kurmuş, batılıların korkulu rüyası olmuş bir milleti uyutabilecek, yönlendirebilecek ve kontrol edebilecek şekilde özenle kurulmuştur. Gayrı millidir ama milli tonları, milliyetçi malzemeleri ustalıkla, hatta hamasetle kullanır. Türkçülüğün teorisyenlerini bile bu yapı yetiştirmiştir.

Türkiye’deki derin devletin tasarımı, inşası İngilizlere aittir. 1950’lerden sonra “American siding” kaplama yapılmıştır. Hudson raporunda bir kez daha açığa çıktığı üzere, iddiaların aksine Türk derin devleti kesinlikle anti Amerikan değildir. Ülkenin ABD güdümünden çıkamaması için anti-AB olabilir; ancak, anti-Amerikan ve anti-İsrail olduğu yavan bir hikâyeden ibarettir.

İngiltere üzerinden 50 yıl geçen bütün arşivleri açmasına rağmen, Türkiye ile ilgili gizli operasyonları, belgeleri bir türlü açmamaktadır. Zira 1800’lü yılların başında kurulan derin yapı ülke üzerinde hala etkilidir. Hala bütün operasyonların arkasında onlar vardır. Millete ve demokrasiye kurulan bütün tuzaklar bunların kurgusudur ve bu yapı üzerinde bu gün ABD’nin mutlak hakimiyeti vardır.

Bizdeki derin devletin gayrı milli olduğunu nereden bileceğiz?

Milli derin devlet bütünleştiricidir, entegre edicidir. Bizde ise derin devlet denilen aygıt milletten, milli değerlerden kopuk olduğu için vatandaşı ayrıştırarak daha yönetilebilir kılmaya çalışmaktadırlar. 1980 öncesinde birbirine silah çeken karşıt gurupların arkasında aynı derin yapıların olduğu artık bilinmektedir. Hizbullah denilen vahşet örgütünün kurulmasında, PKK terör örgütünün kurulmasında ve gelişmesinde Batı kadar bizdeki derin devletin etkisi vardır. Bu hakikatin ifade edilmesi hem Kürtçüleri, hem de ulusalcıları rahatsız etmektedir. Bu gün bile PKK üzerinde devletin derin birimlerinin tasarrufu sürmektedir. Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt bütün ayrışmalarda derin yapıların katkısı vardır.

Bizdeki derin devlet vatandaşa komplolar kurar, senaryolar hazırlar. Harici güçler, yabancı istihbaratlar ülkemizde ve güneydoğuda cirit atar. Bizim derin devlet onlarla mücadele etmek yerine vatandaşa yönelik kurguların, senaryoların içine girer. Bu derin yapılar devletin organları üzerinde o kadar etkilidirler ki; üzerinden 1 saat geçmeden Danıştay baskını ile ilgili Cumhurbaşkanına, Anayasa Mahkemesi Başkanına, muhalefet liderlerine olayın aslı ile hiç alakası olmayan, tebeyyün etmemiş konularda, ortamı gerici, kendi senaryolarına katkı sağlayıcı açıklamalar yaptırabilmişlerdir.

Bizdeki derin devlet milletin milli duygularını, tansiyonu yükseltmede, kamplaştırmada, gerginliklerde kullanır. Milli duyguları ülkenin birliğine katkı sağlayacak şekilde kullandığı vaki değildir. Millilik, ulusalcılık edebiyatı yapılır; ancak en stratejik sektörlerimizin, silah sanayimizin ve savunma sanayinin yazılımlarının millileşmesi için bir şey yapılmaz. Savunma teknolojimizin bütünüyle İsrail’e ve ABD’ye endeksli olmasına bir ses çıkarılmaz. Savaş makinelerimizin (tank, uçak, füze vs) elektronik beyinlerinin İsrail’e bağımlı olması, bu beyleri hiç rahatsız etmez. Muz Cumhuriyetlerinde bile var olan savunma teknolojileriyle kendimizi avuturuz. (“İsrail Türkiye’ye saldırırsa ne olur?” Başlıklı eski yazımıza bakabilirsiniz)

Bizdeki derin devlet Türkün mukaddesatına yabancı, hatta düşmandır. Kutlu Doğumu, Kur’an öğretilmesini, geleneksel kıyafetlerimiz içindeki çocukların halk oyunlarını tehdit görür. İmam hatipten rahatsız olur. Ancak, uyuşturucunun ilkokula inmesi, alkol ve sigara kullanımının yaygınlaşması, geleceğimizi tehdit eden aile yapımızın çözülmesi dertleri değildir. Gündemlerinde toplumun ruh ve beden sağlığı, gençliğimizin geleceği yoktur.

Ulusal bağımsızlıktan anladıkları ülkenin kendi kontrollerinde, tekellerinde olmasıdır. Sermayenin öz be-öz Türk evladı Anadolu insanına yayılmasından rahatsız olurlar. Ancak memleketi öteden beri sömüren birkaç karteli her şeye rağmen desteklerler. Yani bizde derin yapılar milletin ve devletin kabuğunu çatlatmasından, güçlenmesinden, yeni ufuklara açılmasından rahatsızdır. Milli gelirin artması, ticaret hacminin büyümesi, enflasyonun düşmesi bu odakları rahatsız eder. Fazla gelişirse, ülkenin ellerinden kayacağından endişe ederler. Milleti rüştünü ispat edememiş, güdülmesi gereken bir sabi görürler. Milletin dinine, kültürüne, tarihine saygı duymadıkları gibi, milli iradeyi de dikkate almazlar. Milli irade bunların isteğinin dışında cereyan ederse, hem hükümetleri hem milleti tedip ederler. Hemen mühendislik çalışmalarına başlarlar. Öncelikli görevleri devleti milletten korumaktır.

Türk Milletinin üzerine çökmüş bu karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Eski numaralarını tekrar eder hale gelmiştir. Planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Üstelik bunların büyük patronlarının geleceği de karanlıktır.

Belki pek çok kimse yazdıklarıma “hikaye” diyecekler. Can sıkıcı ve hazmı zor bir hikaye ama, bu bizim hikayemiz…. Ülkenin pek çok meselesini (Ermeni Sorunu, PKK, İrtica vs) bu hikâyenin prizmasından geçirmeden anlamak imkânsızdır.
sungur aslan13 Ağustos 2007 Pazartesi 13:42tespitler doğru ama yerleştirme yanlıştespitlerinize katılıyorum ama katılmadığım ve en önemli konu şu. şu anda zaten beyaz türkler siyasi iktidara sahip. 28 şubatta askerlerle birlikte darbe yapanlar şimdi askere karşı duruyorlar. roller değişti anlayacağınız. yani siz beyaz türklerden kaçacağım derken aslında onların kucağında oturuyorsunuz ama farkında değilsiniz. şu anda türk devleti o beyaz türklere karşı direnmeye çalışıyor fakat çok güçlü para ve dış etkilere bir şey yapamıyor. insanlarda ne yazıkki beyaz türkleri sevmiyorum diye kendi devletine zarar veriyor farkında değiller...

 

Beğendim Beğenmedim
leylayetim02 Temmuz 2007 Pazartesi 06:34teklifYusuf bey yazinizi cidden ehemmiyetle okudum tahliliniz hosumada gitmedi degil ama bir kac ekleme yapilmasi lazimdir cunki yazinizi okuyanda bir umitzizlik ve bedbinlik olusuyor. kimse anne ve babasini secme hakkina sahip degildir 1 o halde beyaz turk yerine gizliden devam eden bir kara egitimmi varki bu bedbahlari yetistriyor VE BU BATAKLIGIN KURUTULMASINA TAVSIYELERINIZIDE YAZINIZ
2 gercek olan bu tur tahlillerin ayni zamanda kin ve nefrette olusturdugunu ve irkcilik cukuruna dustugunu bilirsiniz yazilarnizda bu maddenin goz onunde bulundurularak yazilmasinin daha uygu n olacagini saniyorum .yazilarinizin devamini ve basarilarinizinda rizai ilahi kazandirmasi dilegiyle

 

Beğendim Beğenmedim
uzman01 Temmuz 2007 Pazar 00:57kalemine sağlıkben de aynısını hep söylüyordum anadolunun yetişmiş evlatları kurtuluş savaşında cepheden cepheye koşarak canları pahasına ülkeyi kurtardılar. geride kalan yahudi dönmeleri sebataycılar devleti ele geçirdiler. ama umut var olunuz anadolu insanları uyanıyor. şarkın münafıklaryla garbın keferelerinden bir gün mutlaka hesap soracak...

 

Beğendim Beğenmedim
hasanx30 Haziran 2007 Cumartesi 13:39Beyaz Turkler evet...Beyaz Turk dedikleri Sabataycilar(Yahudiler) dir.

 

Beğendim Beğenmedim
şenol demircan29 Haziran 2007 Cuma 13:24Arif Sonmeze3Tarihi iyi bilenler Osmanlının çöküşünün 1699 karlofça antlaşması ile başladığını söylerler.Bu tarih sahte mesih sabetay sevinin ortaya çıkmasından tam 40 sene sonrasına denk gelmektedir.Müslüman ve Türk görünümündeki sabetaycı(beyaz türklerin)koskoca Türk imparatorluğunun içine düşmüş kurttan farksızdırlar.yüzyıllar boyu osmanlıyı kemdirdiler.şimide tükiyemizi kemdiriyorlar.bunların ispanyadan ve diğer avrupa devletlerinden kovulma sebebleri bukalemon gibi olmadıklar halde ispanyol fransız katolik protestan gibi göstermeleridir.Avrupa devletleri bu şekilde ülke yönetimlerini ele geçridklerini fark ettikleri için tümünü avrupadan sürme kararı almışlarıdr.Çok yazııkı atalarımız bunlara kucak açmakla hata etmişlerdir.

 

Beğendim Beğenmedim
"PKK, Kürtleri şiddet sarmalıyla kendisine bağlı hale getirmeye çalışıyor. Kürt’ün Kürt’e zulmünü izliyoruz yıllardır."
Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA), Isparta Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne AB proje hazırlama eğitimi verdi.
Kütahya merkeze bağlı Aydoğdu Köyü'nde yapılan yol çalışmaları sırasında 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen mezar odası bulundu.
Beşiktaş Kulübü, teknik direktör Tayfur Havutçu ile gelecek sezondan itibaren 2 artı bir yıllık anlaşmaya vardığını açıkladı.
Tunceli'de 11 farklı adrese yapılan eş zamanlı uyuşturucu operasyonunda 26 kişi gözaltına alındı.
Fener Rum Patriği Bartholomeos, ayin için Kapadokya’ya gelen yaklaşık 400 ortodoksun bölgeye hayran kaldığını ve tekrar gelmek istediklerini belirttiklerini söyledi.
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ve Ali Dürüst, Fatih Terim ile bir araya gelerek resmi teklifte bulunarak sözleşme konusunda görüştükleri öğrenildi.
Yozgat'ta, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında gençlik yürüyüşü düzenlendi.
Akyıl, 12 teröristin öldürülmesi nedeniyle bölgede kepenk kapattırma, toplu taşıma araçlarını çalıştırmama ve çöpleri toplatmamanın bölge halkına zarar verdiğini söyledi.
Rize'nin Hemşin ilçesinde alabalık çiftliği işleten Abdullah Çamkerten, domuz saldırısına uğrayan ayı yavrusunu kendi hayatını da tehlikeye atarak kurtardı.
Silahlı Çatışmada öldürülen 12 terörist için İstanbul'da eylem yapan gurup İstiklal Caddesini karıştırdı...
Gaziantep İl Özel İdaresi, Gaziantep Milli Eğitim Müdürlüğü ve Gaziantep Özel Primer Hastanesi’nin birlikte yürüttükleri “Öz-Köy Projesi” başladı.
Muş'ta takı tasarım kursuna katılan engelliler tarafından üretilen takılar Engelliler Haftası nedeniyle açılan sergide satışa sunuldu.
İzmir'in Torbalı ilçesinde sokakta yapılan nişan töreninde gürültüden rahatsız olan mahalle sakininin, balkondan av tüfeğiyle ateş açması sonucu 6 kişi yaralandı.
Silopi Emniyet Müdürü Selim Kan soruşturma kapsamında görevinden alındı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, 'çılgın proje'nin işsizliği sıfıra indireceğini öngördü.
Bursa merkez Osmangazi Belediyesi, tarihi Hanlar bölgesinde hayata geçirdiği projelerle hem tarihi değerleri koruyor hem tarihi çarşıya modern bir yüz kazandırıyor.
Süper Lig'de dün İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 3-1 yenen Trabzonspor'da 1 gol atan Burak Yılmaz, ligde geçmiş 4 sezondaki toplam gol sayısına bir sezonda ulaştı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan Gemlik Çarşı Deresi Rekreasyonu Projesi’nin temeli törenle atıldı.
ABD Genelkurmay 2. Başkanı James Cartwright Ankara'ya geldi..
ŞIRNAK'ta çıkan çatışmada 12 PKK'lının öldürülmesi Şanlıurfa'nın Suruç ve Viranşehir İlçeleri'nde protesto edildi.
TRABZON'da ilik kanseri olan kızının tedavisinin üstlenilmediğinden yakınan 30 yaşındaki Doğan Ulusoy, Valilik binasının üst katına çıkarak intihar gi...
Ünal Aysal, dün Telegol Özel programının konuğu oldu. Galatasaray'ın yeni başkanı, bir kez daha başarı sözü verirken, 'Futbolu profesyonellere emanet edeceğiz.' dedi.
Rusya’nın en zengin işadamlarından Mihail Prokhorov, siyasi bir partinin başına geçeceğini açıkladı.
Ümraniye'de evine gitmek için bindiği taksi şoför ile tartışan Hakan Aydaş (18), taksici tarafından kalbinden bıçaklanarak hayatını kaybetti.
Miting meydanlarında şok uygulama: 'AKP alerjisi sebebiyle' MHP, CHP'ye destek veriyor. Mitinglere 7-8 otobüsle 'Sözde taraf' gönderiyor !..
Balıkesir Devlet Hastanesi tarafından hazırlanan projeyle il merkezinde ikamet eden ve hastaneye gelemeyecek durumda olan yatalak hastaların tedaviler...
CHP'li Konya Milletvekili adayı, düzenlenen şenlikte Dışişleri Bakanı ve AKP Konya 1. sıra milletvekili adayı Ahmet Davutoğlu için destek istedi.
'Yok Böyle Dans' yarışmasının ardından spor spikerliğini bırakıp şov dünyasına yönelen Burcu Esmersoy son dönemde en çok reklam kampanyası çeken ünlü isimlerden biri oldu
Şırnak’ın Uludere ilçesinde 12 PKK’lı teröristin öldürülmesini protesto eden gruplar, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde olay çıkardı.
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde saat 14.45 sıralarında yangın çıktı.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Riabkov, ABD’nin Avrupa füze savunma sistemi konusunda herhangi bir garanti vermeden işbirliği sürecine başlamalarının mümkün olmadığını söyledi.
Milyon doları olanların sayısı 45 bini geçecek, Avrupa'yı Türkiye sırtlayacak.
Efsane paylaşım platformu LimeWire'a dev gibi bir ceza geldi. Ama "buna da şükür" dediğine eminiz....
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, taksiler için mazottaki ÖTV'nin düşürülmesi konusunu Maliye Bakanı ile görüşeceğini söyledi
Kıbrıs’ta Rumlar, KKTC’deki kumarhanelerde 4 ayda yalnız kredi kartıyla bir milyon Euro’dan fazla harcadı.
KPSS ve YGS'deki skandallar sonrası güvenirliliği zedelenen ÖSYM'de bahar operasyonu yapılıyor. 10 memur görevden alındı.
ABD’de kurulu Silikon Vadisi’nde büyük bir ekiple çalışan Ericsson’un mühendisleri geleceği şeffaf ekran, hareketli kamera, algılayıcı ve sanal gerçeklik tarafında görüyor...
Trabzon tribünlerinde Rıza Çalımbay için Fenerbahçe taraftarlarının açtığı '2 Ekmek 1 Süt' pankartı hatırlatıldı.
Şırnak Devlet Hastanesi'nde, Hakkari nüfusunu kayıtlı PKK'lı Adem Aşan'ın cenazesi ailesi ve BDP'liler tarafından hastaneden alındı.